30 Aralık 2010 Perşembe
14 Mart 2010 Pazar
Keops Piramidi
KEOPS PİRAMİDİ
* Kahire'de bulunan Keops piramidi 12 ton ağırlığında iki buçuk milyon bloktan oluşur.
* Günde on blok yerleştirilmesi halinde yapımı 664 yıl sürer.
* Piramidin üstünden geçen meridyen, karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya böler.
* Piramit dünyanın ağırlık merkezinin tam ortasında bulunur.
* Yüksekliğinin (164m.) bir milyar ile çarpımının güneşle dünya arasındaki uzaklığı verir.
* Taban alanının, yüksekliğin iki katına bölünmesi pi sayısını verir.
* Piramidin içersinde "ultrasound" radar, sonar gibi cihazlar çalışmaz.
* Kirletilmiş su bir kaç gün piramidin içersinde bırakıldığında arıtılmış olarak bulunur.
* Piramidin içinde süt bir kaç süreyle tazeliğini korur ve sonunda yoğurt haline gelir.
* Bitkiler piramidin içinde daha hızlı büyür.
* Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yaymadan mumyalaşır.
* Kesik, yanık, sıyrık ve yaralar piramidin içinde daha çabuk iyileşir.
* Göreli olarak yazın serin, kışın ılık olur.
* Piramit kimin adına yapıldıysa onun bulunduğu odaya yılda iki kez güneş girer ve bu günler doğduğu ve tahta çıktığı günlerdir.
12 Mart 2010 Cuma
öykü
deviantart
BENİM GÖZLERİM GÖRECEĞİNİ GÖRDÜ
O gün Boğaz tabyaları arasında en çok iş gören ve en çok hasara uğrayan Rumeli Mecidiyesi Bataryası oldu. Sabahtan beri muharebenin en şiddetli anlarında dahi iki sahil arasında gidip gelmekten çekinmemiş olan Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, tabyanın feci durumunu haber aldığı zaman yine motora atlayıp Çimenlik İskelesi’nden karşı sahile hareket etti. Cephaneliği berhava olan tabyanın durumu hazindi. İstihkam yıkıntıları arasında dolaşmakta olduğu sırada bir ağacın altına uzanmış olan bir askerin hali dikkatini çekti ve yanına gidip
• “ Ne var evlat ?” diye sordu.
Nefer hemen yerinden fırlayıp esas duruş vaziyeti aldı. Çünkü sesi tanımıştı. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu.
• “ Gözlerine bir şey mi oldu oğlum?”
O zaman nefer tok sesiyle “ Üzülmeyin efendim” diye cevap verdi. “ benim gözlerim göreceğini gördü” ( Evet düşman gemilerine tam isabet kaydedilmiş ve “Ocean” destroyeri hareket edemez hale getirilmişti.)
Cevat Paşa sessiz sessiz ağlıyordu.
SERÇE
Ormanda yangın çıkmış.Herkes can derdinde kaçışırken,minik bir serçe,ormanın yakınındaki gölden gagasına doldurduğu bir damla suyu getirip alevlerin üstüne atıyormuş durmadan.
Kaçışanlar alayla sormuş serçeye:
-Bir damla su ne işe yarar?
Yanıtlamış minik serçe bilgece:
-Elimden ancak bu kadarı geliyor.
*Çevre için bizim elimizden ne kadarı geliyor?
5 Mart 2010 Cuma
Dilimiz Türkçe
DİLİMİZ TÜRKÇE
1. “Ğ” başta bulunmaz.
2. Büyük ses uyumu kuralı vardır.
3. “Mİ-DE-Kİ” ayrı yazılır.
4. “B-C-D-G” kelime sonunda bulunmaz.
5. Özel isimlere getirilen “LER-CE-Cİ-Lİ-CİK-GİL-SİZ” ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.
6. “Kİ”
*Bağlaç olan “ki” ayrı yazılır.( O kadar şaşırdım ki anlatamam.)
*Sıfat yapım eki “ki” bitişik yazılır. ( Evdeki işler bitti.)
*İlgi zamiri olan “ki” bitişik yazılır. ( Benim saatim durmuş,seninki kaç?)
7. “DE”
*Çıkarıldığında anlamı bozuyorsa ektir, bitişik yazılır.
*Çıkarıldığında anlamı bozmuyorsa kelimedir, ayrı yazılır.
8. “N;S;Ş;Y “kaynaştırma harfleridir.
9 .” ŞEY “- “HER” ayrı yazılır.YA DA böyle yazılır.
10. “ M;P;R;S “ pekiştirme harfleridir.
11. Batıdan gelmiş ve iki sessiz harf ile biten kelimeler, sessizlerin arasına
sesli harf getirilmeden yazılır. seks, film, risk, teyp, lüks
12.Batıdan gelmiş ve iki sessiz harf ile başlayan kelimeler, sessizlerin
arasına sesli harf konmadan yazılır. tren, gram, staj, profesör, stres,
prova, psikoloji, gramer
13. Dilimizdeki yabancı kelimelerin içinde bulunan g’ ler olduğu gibi kalır.
Telgraf, magma, diyagram, biyografi
14. Dünya dilleri 4 büyük grupta toplanmıştır.a-Hint –Avrupa dilleri ailesi
b-Sami dilleri ailesi c-Bantu dilleri ailesi ç-Çin dilleri ailesi Türkçe bu
gruplara girmez.Türkçe’mizin içinde bulunduğu grubu, dil ailesi değil,
dil grubu olarak söylemek gerekmektedir.
15. Türkçe Ural- Altay dil grubundan Altay koluna bağlı ,eklemli
dillerden, son ekli bir dildir.
16.Türk yazı dilinin dayandığı en eski kaynak sekizinci yüzyılda
diktirilen Orhun Abideleridir.
17. Pekiştirme sıfatları bitişik yazılır. sapsarı, masmavi
18. “ Hane” kelimesi ile yapılan Farsçadan alınan kelimeler bitişik yazılır.
19. İkilemeler ayrı yazılır.
20. Sıfatlarda derece göstermeye yarayan en,daha zarfları ayrı yazılır.
21.” Ev, yurt “ kelimeleri ile kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır. radyo evi,
öğrenci yurdu
22. İki kelime birleştirilip bir kelime yapıldığında her iki kelime de anlamını
koruyorsa ayrı yazılır. kuru soğan, tahin helvası, deniz yolu, tulum peyniri,
badem şekeri, Arnavut kaldırımı, çam fıstığı
23.Fiil çekimlerinde fiil kök ve gövdeleri yazıldığı gibi kalır.( başlıyarak
değil,başlayarak;bekliyecek değil, bekleyecek)
24. Din ve mezhep adları büyük harfle başlar.
2 Mart 2010 Salı
Deprem
DEPREM
*Türkiye deprem riski bakımından dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir.
*Depremlerin oluşturabileceği zararları azaltmanın en etkili yolu binaları depreme dayanıklı yapmaktır.
*Depremden önce,deprem sırasında ve depremden sonra yapılacakları planlamak gerekir.
*Üzerinde yaşadığımız yer kabuğunun (litosfer) hızlı hareketlerine deprem denir.
* 6 ‘dan büyük depremler hasar meydana getirir.
*Depremi en az yaşayan kıta Antarktika’dır.
*Ana depremi izleyen daha küçük depremlere artçı deprem denir.
*Yer kabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesine FAY denir.
* Depremin yerini saptamada SİSMOGRAF’lardan yararlanılır.
*Yeryüzünde yaşanan en büyük deprem 1556 yılında Çin’de meydana geldi.
23 Şubat 2010 Salı
Not Tutmak
Not Tutmanın Yararları (Acar Baltaş)
Not tutmanın sağladığı iki büyük yarar vardır.
Birincisi, not tutma eğitimin temel koşulu olan “aktif katılım”ı sağlar.Böylece uyanık kalmak
dikkati öğrenilen konuda yoğunlaştırmak mümkün olur.
İkincisi, not tutma ve alınan notları yeniden düzenleme, eğitimin en büyük düşmanı olan unutmayı önler. Öğrendiklerimizin %70’ini bir saat içinde, %’de 80 ‘ini bir gün içinde unuturuz. Not tutma, unutma eğrisini bizim lehimize çevirir.
İyi dinlemenin ve not almanın en önemli ön koşulu insanın dinlemek için bir NEDENİNİN olmasıdır.
22 Şubat 2010 Pazartesi
Noktalama
Bir gün insan virgülü kaybetti.
Cümlelerden korkar oldu ve anlatımları basitleşti.
Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün ünlem işaretini kaybetti.
Alçak bir sesle ve sesinin tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu.
Üstelik hiçbir şey onda en ufak bir heyecan dahi uyandırmıyordu.
Bir süre sonra soru işaretini kaybetti.
Soru sormaz, sorgulamaz oldu.
Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu artık ilgilendirmiyordu.
Ne kainat ne dünya ne de kendisi umurundaydı.
Birkaç sene sonra iki nokta işaretini kaybetti.
Davranış ve nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı. Kendisine ait tek bir düşünce bile yoktu.
Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlayıp duruyordu.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
düşünmeyi de, okumayı da unutmuştu artık.
"internetten alıntı"
Geçmişi Unutmadan
GEÇMİŞİ UNUTMADAN
Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu eşiyle birlikte, Eminönü’nde geziyordu. Önce akvaryumcuları dolaştılar, Kapalıçarşı, Nuriosmaniye, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı derken, Yeni Caminin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı. Basketbolcu birden durakladı…
Sonra simitçiye yaklaştı:
- Simit’in kaça koç ?
- 300 bin abi. Çıtır çıtır…..
- Tezgahta kaç simit var ?
- 70-80 tane var herhalde…
- Hepsini alsam ne tutar ?
- Seksen desek 24 milyon.
- Al sana 30 milyon…. Farzet ki hepsini aldım…
-Sağol abi… Sağol….
Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı. Eşi şaşkındı.
Üç Beş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı.
- Hidayet sen deli misin ?
- Yooo
- Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin ?
- Bos ver sorma.
- Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum.
- Öyleyse söyleyeyim.
- Lütfedersiniz beyefendi.
- Tablanın kenarı dikkatini çekti mi ?
- Hayır.
- Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
- Nasıl bir isim ?
- Hidayet !
- Yoksa ?
- Evet O tezgah, eskiden benimdi.
Bu öyküyü Hidayet Türkoğlu tv8 de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştı. Herkes bir yerlere gelebilmek için gerçekten çok büyük zorluklar yaşıyor. Geçmişi unutmamalıyız.
http://www.herice.com dan alındı.
21 Şubat 2010 Pazar
Satranç
SATRANÇ
Oyun bittiğinde şah da piyon da aynı kutuya konur.
Satranç öyle bir savaştır ki karşınızdakini yenebilmek için
önce kendinizi yenmeniz gerekir. Horowitz
Satranç bir mücadele ise, Lasker'dir;
eğer bir bilim ise, Capablanca'dır;
eğer bir sanat ise, Alekhine'dir.
Dr. Savielly Tartakower
Satrancın zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır. Daha sonra İran'a, Araplara ve İspanya üzerinden Avrupaya yayılmıştır.
İlk resmi dünya şampiyonu Wilhelm Steinitz'dir.
Son şampiyon Anand olmuştur.
Satrancın kazandırdıkları:
*İleriyi görme, analiz yapma, plan yapma
*Konsantrasyon
*Mantık
Araştırma ve istatistiklere göre satranca başlamak için ideal yaş 7'dir.
Satrancın yararlarından birkaçı:
1.Kötü alışkanlıklar edinilmesine engel olur.
2.Hızlı ve doğru düşünme, doğru yorumlama gücü gelişir.
3.Planlamanın gerekliliğni kavramaya yardımcı olur.
4.Kişiliği olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
5.Kendine güven duygusunu geliştirir.
6.Bireysel güç ve yetenekleri ortaya çıkarmaya yardımcı olur.
7.Dikkati tek konuda yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.
8.Bilimselliğe önem vermeye, olaylara şüpheci yaklaşmaya alışır.
9.Başarısızlık karşısında yılmamayı öğretir.
10.Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenebilmeyi öğretir.