30 Aralık 2010 Perşembe
14 Mart 2010 Pazar
Keops Piramidi
KEOPS PİRAMİDİ
* Kahire'de bulunan Keops piramidi 12 ton ağırlığında iki buçuk milyon bloktan oluşur.
* Günde on blok yerleştirilmesi halinde yapımı 664 yıl sürer.
* Piramidin üstünden geçen meridyen, karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya böler.
* Piramit dünyanın ağırlık merkezinin tam ortasında bulunur.
* Yüksekliğinin (164m.) bir milyar ile çarpımının güneşle dünya arasındaki uzaklığı verir.
* Taban alanının, yüksekliğin iki katına bölünmesi pi sayısını verir.
* Piramidin içersinde "ultrasound" radar, sonar gibi cihazlar çalışmaz.
* Kirletilmiş su bir kaç gün piramidin içersinde bırakıldığında arıtılmış olarak bulunur.
* Piramidin içinde süt bir kaç süreyle tazeliğini korur ve sonunda yoğurt haline gelir.
* Bitkiler piramidin içinde daha hızlı büyür.
* Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yaymadan mumyalaşır.
* Kesik, yanık, sıyrık ve yaralar piramidin içinde daha çabuk iyileşir.
* Göreli olarak yazın serin, kışın ılık olur.
* Piramit kimin adına yapıldıysa onun bulunduğu odaya yılda iki kez güneş girer ve bu günler doğduğu ve tahta çıktığı günlerdir.
12 Mart 2010 Cuma
öykü
deviantart
BENİM GÖZLERİM GÖRECEĞİNİ GÖRDÜ
O gün Boğaz tabyaları arasında en çok iş gören ve en çok hasara uğrayan Rumeli Mecidiyesi Bataryası oldu. Sabahtan beri muharebenin en şiddetli anlarında dahi iki sahil arasında gidip gelmekten çekinmemiş olan Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa, tabyanın feci durumunu haber aldığı zaman yine motora atlayıp Çimenlik İskelesi’nden karşı sahile hareket etti. Cephaneliği berhava olan tabyanın durumu hazindi. İstihkam yıkıntıları arasında dolaşmakta olduğu sırada bir ağacın altına uzanmış olan bir askerin hali dikkatini çekti ve yanına gidip
• “ Ne var evlat ?” diye sordu.
Nefer hemen yerinden fırlayıp esas duruş vaziyeti aldı. Çünkü sesi tanımıştı. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu.
• “ Gözlerine bir şey mi oldu oğlum?”
O zaman nefer tok sesiyle “ Üzülmeyin efendim” diye cevap verdi. “ benim gözlerim göreceğini gördü” ( Evet düşman gemilerine tam isabet kaydedilmiş ve “Ocean” destroyeri hareket edemez hale getirilmişti.)
Cevat Paşa sessiz sessiz ağlıyordu.
SERÇE
Ormanda yangın çıkmış.Herkes can derdinde kaçışırken,minik bir serçe,ormanın yakınındaki gölden gagasına doldurduğu bir damla suyu getirip alevlerin üstüne atıyormuş durmadan.
Kaçışanlar alayla sormuş serçeye:
-Bir damla su ne işe yarar?
Yanıtlamış minik serçe bilgece:
-Elimden ancak bu kadarı geliyor.
*Çevre için bizim elimizden ne kadarı geliyor?
5 Mart 2010 Cuma
Dilimiz Türkçe
DİLİMİZ TÜRKÇE
1. “Ğ” başta bulunmaz.
2. Büyük ses uyumu kuralı vardır.
3. “Mİ-DE-Kİ” ayrı yazılır.
4. “B-C-D-G” kelime sonunda bulunmaz.
5. Özel isimlere getirilen “LER-CE-Cİ-Lİ-CİK-GİL-SİZ” ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.
6. “Kİ”
*Bağlaç olan “ki” ayrı yazılır.( O kadar şaşırdım ki anlatamam.)
*Sıfat yapım eki “ki” bitişik yazılır. ( Evdeki işler bitti.)
*İlgi zamiri olan “ki” bitişik yazılır. ( Benim saatim durmuş,seninki kaç?)
7. “DE”
*Çıkarıldığında anlamı bozuyorsa ektir, bitişik yazılır.
*Çıkarıldığında anlamı bozmuyorsa kelimedir, ayrı yazılır.
8. “N;S;Ş;Y “kaynaştırma harfleridir.
9 .” ŞEY “- “HER” ayrı yazılır.YA DA böyle yazılır.
10. “ M;P;R;S “ pekiştirme harfleridir.
11. Batıdan gelmiş ve iki sessiz harf ile biten kelimeler, sessizlerin arasına
sesli harf getirilmeden yazılır. seks, film, risk, teyp, lüks
12.Batıdan gelmiş ve iki sessiz harf ile başlayan kelimeler, sessizlerin
arasına sesli harf konmadan yazılır. tren, gram, staj, profesör, stres,
prova, psikoloji, gramer
13. Dilimizdeki yabancı kelimelerin içinde bulunan g’ ler olduğu gibi kalır.
Telgraf, magma, diyagram, biyografi
14. Dünya dilleri 4 büyük grupta toplanmıştır.a-Hint –Avrupa dilleri ailesi
b-Sami dilleri ailesi c-Bantu dilleri ailesi ç-Çin dilleri ailesi Türkçe bu
gruplara girmez.Türkçe’mizin içinde bulunduğu grubu, dil ailesi değil,
dil grubu olarak söylemek gerekmektedir.
15. Türkçe Ural- Altay dil grubundan Altay koluna bağlı ,eklemli
dillerden, son ekli bir dildir.
16.Türk yazı dilinin dayandığı en eski kaynak sekizinci yüzyılda
diktirilen Orhun Abideleridir.
17. Pekiştirme sıfatları bitişik yazılır. sapsarı, masmavi
18. “ Hane” kelimesi ile yapılan Farsçadan alınan kelimeler bitişik yazılır.
19. İkilemeler ayrı yazılır.
20. Sıfatlarda derece göstermeye yarayan en,daha zarfları ayrı yazılır.
21.” Ev, yurt “ kelimeleri ile kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır. radyo evi,
öğrenci yurdu
22. İki kelime birleştirilip bir kelime yapıldığında her iki kelime de anlamını
koruyorsa ayrı yazılır. kuru soğan, tahin helvası, deniz yolu, tulum peyniri,
badem şekeri, Arnavut kaldırımı, çam fıstığı
23.Fiil çekimlerinde fiil kök ve gövdeleri yazıldığı gibi kalır.( başlıyarak
değil,başlayarak;bekliyecek değil, bekleyecek)
24. Din ve mezhep adları büyük harfle başlar.
2 Mart 2010 Salı
Deprem
DEPREM
*Türkiye deprem riski bakımından dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir.
*Depremlerin oluşturabileceği zararları azaltmanın en etkili yolu binaları depreme dayanıklı yapmaktır.
*Depremden önce,deprem sırasında ve depremden sonra yapılacakları planlamak gerekir.
*Üzerinde yaşadığımız yer kabuğunun (litosfer) hızlı hareketlerine deprem denir.
* 6 ‘dan büyük depremler hasar meydana getirir.
*Depremi en az yaşayan kıta Antarktika’dır.
*Ana depremi izleyen daha küçük depremlere artçı deprem denir.
*Yer kabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesine FAY denir.
* Depremin yerini saptamada SİSMOGRAF’lardan yararlanılır.
*Yeryüzünde yaşanan en büyük deprem 1556 yılında Çin’de meydana geldi.
23 Şubat 2010 Salı
Not Tutmak
Not Tutmanın Yararları (Acar Baltaş)
Not tutmanın sağladığı iki büyük yarar vardır.
Birincisi, not tutma eğitimin temel koşulu olan “aktif katılım”ı sağlar.Böylece uyanık kalmak
dikkati öğrenilen konuda yoğunlaştırmak mümkün olur.
İkincisi, not tutma ve alınan notları yeniden düzenleme, eğitimin en büyük düşmanı olan unutmayı önler. Öğrendiklerimizin %70’ini bir saat içinde, %’de 80 ‘ini bir gün içinde unuturuz. Not tutma, unutma eğrisini bizim lehimize çevirir.
İyi dinlemenin ve not almanın en önemli ön koşulu insanın dinlemek için bir NEDENİNİN olmasıdır.
22 Şubat 2010 Pazartesi
Noktalama
Bir gün insan virgülü kaybetti.
Cümlelerden korkar oldu ve anlatımları basitleşti.
Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün ünlem işaretini kaybetti.
Alçak bir sesle ve sesinin tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu.
Üstelik hiçbir şey onda en ufak bir heyecan dahi uyandırmıyordu.
Bir süre sonra soru işaretini kaybetti.
Soru sormaz, sorgulamaz oldu.
Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu artık ilgilendirmiyordu.
Ne kainat ne dünya ne de kendisi umurundaydı.
Birkaç sene sonra iki nokta işaretini kaybetti.
Davranış ve nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı. Kendisine ait tek bir düşünce bile yoktu.
Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlayıp duruyordu.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
düşünmeyi de, okumayı da unutmuştu artık.
"internetten alıntı"
Geçmişi Unutmadan
GEÇMİŞİ UNUTMADAN
Ünlü basketbolcu Hidayet Türkoğlu eşiyle birlikte, Eminönü’nde geziyordu. Önce akvaryumcuları dolaştılar, Kapalıçarşı, Nuriosmaniye, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı derken, Yeni Caminin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı. Basketbolcu birden durakladı…
Sonra simitçiye yaklaştı:
- Simit’in kaça koç ?
- 300 bin abi. Çıtır çıtır…..
- Tezgahta kaç simit var ?
- 70-80 tane var herhalde…
- Hepsini alsam ne tutar ?
- Seksen desek 24 milyon.
- Al sana 30 milyon…. Farzet ki hepsini aldım…
-Sağol abi… Sağol….
Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı. Eşi şaşkındı.
Üç Beş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı.
- Hidayet sen deli misin ?
- Yooo
- Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin ?
- Bos ver sorma.
- Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum.
- Öyleyse söyleyeyim.
- Lütfedersiniz beyefendi.
- Tablanın kenarı dikkatini çekti mi ?
- Hayır.
- Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
- Nasıl bir isim ?
- Hidayet !
- Yoksa ?
- Evet O tezgah, eskiden benimdi.
Bu öyküyü Hidayet Türkoğlu tv8 de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştı. Herkes bir yerlere gelebilmek için gerçekten çok büyük zorluklar yaşıyor. Geçmişi unutmamalıyız.
http://www.herice.com dan alındı.
21 Şubat 2010 Pazar
Satranç
SATRANÇ
Oyun bittiğinde şah da piyon da aynı kutuya konur.
Satranç öyle bir savaştır ki karşınızdakini yenebilmek için
önce kendinizi yenmeniz gerekir. Horowitz
Satranç bir mücadele ise, Lasker'dir;
eğer bir bilim ise, Capablanca'dır;
eğer bir sanat ise, Alekhine'dir.
Dr. Savielly Tartakower
Satrancın zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır. Daha sonra İran'a, Araplara ve İspanya üzerinden Avrupaya yayılmıştır.
İlk resmi dünya şampiyonu Wilhelm Steinitz'dir.
Son şampiyon Anand olmuştur.
Satrancın kazandırdıkları:
*İleriyi görme, analiz yapma, plan yapma
*Konsantrasyon
*Mantık
Araştırma ve istatistiklere göre satranca başlamak için ideal yaş 7'dir.
Satrancın yararlarından birkaçı:
1.Kötü alışkanlıklar edinilmesine engel olur.
2.Hızlı ve doğru düşünme, doğru yorumlama gücü gelişir.
3.Planlamanın gerekliliğni kavramaya yardımcı olur.
4.Kişiliği olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
5.Kendine güven duygusunu geliştirir.
6.Bireysel güç ve yetenekleri ortaya çıkarmaya yardımcı olur.
7.Dikkati tek konuda yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.
8.Bilimselliğe önem vermeye, olaylara şüpheci yaklaşmaya alışır.
9.Başarısızlık karşısında yılmamayı öğretir.
10.Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenebilmeyi öğretir.
Konfüçyüs
Konfüçyüs kimdir?
Milattan önce 551-479 yılları arasında yaşamıştır. Çinli olan Konfüçyüs, bir filozof, düşünür, politikacı ve en önemlisi bir eğitimcidir. O, ne bir dini lider ve ne de bir dini statüye sahiptir. Genç yaşlarında çok başarılı bir politika kariyeri olmuştur, bir politikacı olarak ana amacı, illerde barış ve düzeni sağlamak idi. Hayatta bir kişide olması gereken sıfatları şu şekilde sıralamıştır; insanlık, yardımseverlik, iyilik ve erdemdir. Onun geliştirdiği eğitim teorisi halen Çin’de uygulanmaktadır.
19 Şubat 2010 Cuma
pul
PUL
* Posta pulu, posta gönderilerinde posta ücretinin ödendiğini göstermek amacıyla kullanılan bir tarafı yapışkanlı kağıt etiketlere denir. Dünyada ilk defa Birleşik Kırallık 'ta 1 Mayıs 1840 tarihinde ilk posta pulu olan "Penny Black" satılmaya başlanmıştır.
* Türkiye 'de ise Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1863 Ocak tarihinde kullanılmaya başlanmıştır.
* Posta pulları, pul koleksiyoncuları tarafından satın alınarak biriktirilir. Zarf, kart, damga, posta kartı ve benzeri posta ile ilgili her türlü malzeme dünya çapında yüz milyona yakın olduğu tahmin edilen koleksiyoncu tarafından toplanır. Posta pulları filatelistler tarafından incelenerek pulların dantelleri, kağıtları, mürekkepleri ve benzeri diğer teknik özellikleri araştırılır.
* Pullar kare ve dikdörtgen şekileri dışında daire, üçgen, beşgen, sekizgen şekillerinde de basılmıştır.
* Posta pulları bir ülkenin, kültürel, politik, turistik, ekonomik propagandasını yapar. Bayrak gibi, toprak gibi bağımsızlık sembolüdür.
* Pul ve benzeri şeyleri biriktirmeye FİLATELİ-pulculuk, bu işi yapan kişiye de FİLATELİST denir.
* Dünyanın en değerli pulu Guyanası isimli, 1856 başımı İngiliz puludur.
17 Şubat 2010 Çarşamba
Tekerlek
TEKERLEK
Tarihin Gücü ve Terörü (cumhuriyet bilim)
ABD’de standart ray açıklığı ölçüsü 4 ayak, 8,5 inçtir.(yaklaşık 142,79 cm) Bu son derece garip bir açıklıktır. Niçin böyle bir açıklık kullanılmıştır? Çünkü İngiltere’de demiryolları böyle yapılıyordu.ABD’de de ilk demiryollarını yapanlar İngiltere’den gelmiş kişilerdi. Peki İngilizler rayları niçin böyle yapıyorlardı? Çünkü ilk demiryollarını yapan kişiler demiryollarından önce yapılan tramvayları yapan kişilerdi ve bu ray açıklığını kullanıyorlardı. Peki, onlar niçin bu açıklığı kullanıyorlardı? Çünkü tramvay vagonlarını yapanlar, at arabası yapanların ölçüt ve aletlerini kullanıyorlardı. At arabası yapanlar bu tekerlek açıklığını kullanıyorlardı. Pekala at arabaları niçin bu garip tekerlek açıklığını kullanıyordu? Çünkü herhangi bir başka açıklık kullansalardı, İngiltere’nin bazı uzun mesafe yollarındaki tekerlek yuvalarının bu açıklıkta olması nedeniyle arabaların tekerlekleri kırılırdı. Peki bu yuvalı yolları kim yapmıştı? Roma İmparatorluğu, İngiltere dahil Avrupa’daki ilk uzun mesafe yollarını yapmıştı. Bu yollar o zamandan beri kullanımda kalmışlardı. Peki, tekerlek yuvaları?
Yollardaki ilk tekerlek yuvalarını Roma savaş arabalarının tekerlekleri açmıştı. Kendi tekerleklerinin zedelenmesini istemeyen herkes de at arabası yaparken Roma standartlarına uymuştu. ABD’nin resmi ray açıklığı olan 4 ayak 8,5 inçlik ölçü, Roma savaş arabalarının tekerlek açıklığından gelir. Roma’nın tercih ettiği tekerlek açıklığının nedeni de iki savaş atının kalçalarının genişliğinde olmak zorunda olmasıdır.
Şimdi ilginç bir ilişki daha: Uzay mekiği fırlatma rampasındayken ana yakıt tankının iki yanında iki güçlendirme roketi görülür. Bunlara katı roket güçlendiricileri (soliç roket boosters-SRB) denir. SRB’ler Thiokol tarafından Utah eyaletindeki fabrikalarında yapılmaktadır. Bunları yapan mühendisler SRB’leri biraz daha geniş yapmak istiyorlardı. Ancak SRB’ler fabrikadan atış mahalline trenle taşınmak zorundalar. Tren hattı bir tünelden geçiyor. Tünel de ray açıklığından, yani iki at kalçasının genişliğinden biraz daha geniş, dolayısıyla SRB’ler tünele sığmak zorundalar.
Dolayısıyla dünyanın şu andaki en gelişmiş nakliye aracı olan Uzay Mekiği’ nin dizaynı 2500 yıl önce yapılan ve at kalçalarının genişliğine göre planlanan savaş arabalarının ölçüsüne uymak zorunda!
30 Ocak 2010 Cumartesi
bisiklet
BİSİKLET
Kaynak : Vikipedi, bisiklet forumları, bisiklet blogları
Bisiklet, motorsuz, iki tekerlekli, pedallı, insan gücü ile ilerleyen bir ulaşım aracıdır. Dünyanınn en yararlı icatlarından biridir.
Yarış bisikleti, dağ bisikleti, yatay bisiklet... gibi türleri vardır. Vitesli ya da vitessiz olabilir. Bisiklet çok ilkel biçimde 12. yy'da Çin'de görülmüştür. İlk bisiklet 1791'de Sivrac'ın bisikletiydi. 1818'de Karl Drais gidonlu bisikleti, 1839'da Mac Millian pedallı bisikleti buldu.
Bisikletin sağlıkla ilgili yararları
Kandaki kolestrol seviyesini düşürür. Pıhtılaşmadan kaynaklanan kalp krizi riskini azaltır. Yüksek tansiyondan kaynaklanan hastalık riskini azaltır. Hareketsizlikten kaynaklanan sağlık sorunlarını azaltır, engeller. Hemofili ve sara hastalarına önerilmez. Bisiklet kullanımının bir alışkanlık olduğu İsveç, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde kalp hastalıkları daha az görülmektedir. Kask, dizlik, dirseklik takarak kullanılması istenmektedir.
Neden bisiklet? Trafikte sıkışmıyorsunuz, spor yapmış oluyorsunuz, sağlığınıza iyi geliyor, çevreye zarar vermiyorsunuz, ekonomik, park derdi, benzin derdi yok. Strese iyi geliyor, kalp, damar sağlığı için çok yararlı...
İstatistiklere göre dünyada 1.4 milyar bisiklet var. Otomobil sayısı 400 milyon.
Dünyanın en ünlü bisikletçisi kim? Fransa bisiklet turunu yedi kez üst üste kazanan Lance Armstrog. Kitabı : Yaşama Çevrilen Pedal
Dünyada en çok Çin'de kullanılan bisikletin Türkiye'deki yoğun kullanıcılarını Konyalılar oluşturuyor.Bisikletçiler kentlerde bisiklet yolları , bisiklet kullanımının teşvik edilmesini, yasal düzenlemeler yapılmasını istiyor.
8 Ocak 2010 Cuma
Sık Kullanılan Yabancı Sözcükler
Korudağ http://heryönüylegelibolu.blogspot.com/ dan
Start almak : başlamak
Relax olmak : Rahatlamak
Komünikasyon : İletişim
CV : Özgeçmiş
Okey : Tamam
Okeylemek : Onaylamak
Trend : Eğilim
Spontane : Kendiliginden
Full-time : Tam Gün
Koordinasyon : Eşgüdüm
Absürt : Saçma
Adapte olmak : Uyum sağlamak
Laptop : Dizüstü bilgisayar
Provoke etmek : Kışkırtmak
Jenerasyon : Nesil, Kuşak
Objektif : Nesnel, tarafsız
Deklare etmek : Bildirmek
Perspektif : Bakış Açısı
Entegre olmak : Bütünleşmek
Nick name : Takma ad
Mantalite : Anlayış, zihniyet
Tayming : Zamanlama
Catering : Yemek Hizmeti
Departman : Bölüm
Revize etmek : Düzeltmek yenilemek
Elimine etmek : Elemek
Izolasyon : Yalıtım
Prezantasyon : Sunum
Download etmek : Indirmek
Tam: Tam, dolu
Ambiyans : Hava, ortam
Ekstra : Fazladan
İMİTASYON : Taklit
Save etmek : Kaydetmek
Adisyon : Hesap Fişi
Print out : Çıktı
Anons etmek : Duyurmak
Bodyguard : Koruma
Doküman : Belge
Dizayn : Tasarım
Analiz : Çözümleme
Online : Çevrimiçi
Kriter : Ölçüt
Part-time : Yarı Zamanlı
Empoze etmek : Dayatmak
Web : AG
Viraj : Dönemeç
Tripleks : Üç katlı
Transparan : Saydam
Trekking : Dağ YÜRÜYÜŞÜ
Şov : Gösteri
Prodüksiyon : Yapım
Defans : SAVUNMA
Dejenarasyon : Yozlaşma
Deklarasyon : Bildirge
Dekont : Hesap Belgesi
Demonstrasyon : Gösteri
Dijital : Sayısal
Çip : Yonga
Bariyer : Engel
Brifing : Bilgilendirme
Absürt : Saçma
Adaptör : Uyarlayıcı
Akualand : Su bahçesi
Antre : Giriş
Aroma : Hoş Koku
7 Ocak 2010 Perşembe
6 Ocak 2010 Çarşamba
Devlet Adamı
Devlet Adamı
Başvekil İsmet İnönü davet edildiği Rusya' dan Bulgaristan yolu ile dönüyordu. O ara Bulgaristan' la aramız iyi değildi. Bulgar komitacıları Sofya' daki Türk sefaretini sarmış, İsmet Paşa' ya suikast yapmak üzere dışarı çıkmasını bekliyorlardı. Bulgar hükümetine haber verildi ama umursamadılar. Bunun üzerine durum Ankara' ya bildirildi. İlgililer toplanıp aralarında müzakere etti, tatminkar bir çare bulamadılar. Atatürk' e danışmaya karar verdiler. Atatürk sordu:
-Siz ne düşünüyorsunuz?
-Bulgaristan' a iktisaden baskı yapacağız. İhtiyacı olan malları satmayacağız.
Atatürk güldü ve telefonu istedi. Donanmaya emir verdi.
Ertesi sabah Yavuz zırhlısı Varna' ya gitti. 101 pare top attı. Evlerin camları kırıldı, herkes heyecanla yataklarından fırladı. Bulgar hükümeti telaşlandı. Amiral İsmet Paşa' yı almaya geldiğini söyledi. Bulgar hükümeti, İsmet Paşa' yı zırhlı trenle Sofya' dan Varna' ya özenle getirdi ve bando merasimiyle Yavuz' a uğurladı. Amiral kırılan camları ödeyip İsmet Paşa' yı Türkiye' ye getirdi.
Avni Altıner- Her Yönüyle Atatürk